arayı uzatma diyen hayranlarımız var, aba altından sopa göstermekten de kendini alıkoymadan.
arası uzun olup da arada bir biraraya geldiklerinde araya zaman girmemişcesine birlikte olabilenlerinki değil midir gönül bağı denen şey.
yaz-a-madıklarımla yüzleşiyorum hemen her gün bu sayfada…
sadece akşama kadar yazdığım dilekçelerin özetini yazabilecek halde hissediyorum kendimi çok akşam. O kadar ki "iş" oluyor tüm hayatım günbegün, farkındayım. hatta bu farkındalığın rahatsızlık vermeyeceği kadar yoğun oluyor bazen bu hayattan soyutlanma. daha gerçek ifadesi "hayatının satın alınması" belki de. "hayatını kazanmak" için hayatını satıyorsun yani. ve sadece kadın olmadığın için, adın hayat kadını olmuyor.
8 saattir çalıştığın iş, eve geldiğin bir kaç saat içinde kafandan çıkamıyor.
zira ertesi sabah da çalışabilmen için erken yatman da gerekiyor...
e alkol de alamıyorsun daha "verimli" çalışabilmen için...
içmeden düşünebildiğim şeyleri de ya yine dilekçelerime saklıyorum, ya da http://www.diyanet.org/ sitesindeki blog’uma yazıyorum.
öyle olunca da yazılmıyor işte.
ama hayatla aramdaki bağ -hala- gönül bağı. araya girenler olsa da, buluştuğumuzda, iki arada bir derede de olsa yazarım, umarım.
deve cüce hesaabı,
3k’ya
"Taş yontamayan Çakmaktaş gibiyim…" için
YanıtlaSilşöyle demiş Kıvanç efendi, 03 Nisan 2007, 14:20'de :
"bu blokçuluk sektörü bu kadar arayı kaldırmaz yalnız arkadaşım demedi deme… de, deme, di, deme, deve cüce gibi yane…
3k"
Ona cevaben klavyeye alınmış bu yazı da.