Bir yılı yaşayabilmeyi denedim, oldu.
Bir de yazabilmeyi deneyeceğim, bakayım olacak mı...
Her katil bir tanrı, her tanrı da bir katildir.
Hiçbir şey yoktan var olamıyor, ve vardan yok olamıyorsa eğer, yok eden de var eden kadar kudretlidir muhtemelen.
Başlarında kendime hedefler koymaya başladığım yıllardan beri liste başı hedefim olan kilo verme hedefimi bu sene, senenin sonlarına doğru hedeflemiştim.
Zamanlamada biraz sapma olsa da iyi kötü yaklaştığım hedefin ödülü kilo almaya yönelik bir faaliyetti. Az yemek yiyebildiğimi kutlamak için yemek yemeye gidecektik, o yemek iptal oldu.
Ben de öldürülebilmek için yaratılmış bu vakti 2023 yılımı gözden geçirerek öldürmeye karar verdim..
"Girebilirsem eğer 2023'ü, ve eğer girebilirsem ondan sonra acaba bir tane daha yılı görebilecek miyim?"
2022 kafamdaki bu soru ile bitmişti.
Tüm okurlarımdan (muhtelelen 7 kişi bile değilsiniz ve 1 dernek dahi kuramazsınız) özür dileyip, tıpta ayıp olmadığını hatırlatarak belirtmek isterim ki, 2022'de ebeminkini görmüştüm.
Ocak'ta ilk kontrollerim olacaktı ve 6 ay daha yaşayabilir vizesi alacaktım. Canım kardeşim Okşan o ilk sınavımda yanımda olmak istediğinden vaktinden biraz daha erken, Paşamın kendisini emanet ettiği Türk hekimlerinin doğal işyeri olan Allah düşürmesin diyeceğiniz bir devlet hastanesinde aldım ilk vizemi.
İnstagram'da faşist olmadığını düşündüğüm, iş arkadaşım olmadığını bildiğim, mizahtan anladığını (mizahtan anladığını küstahça oldu, şaka yaptığımı anlatabileceğimi düşündüğüm diyeyim) kişilerden oluşan "Yakın Arkadaşlar" listemde paylaştım bu 6 aylık vize müjdesini.
Bir "yakın arkadaşım" (tırnak içinde yakın arkadaş olduğunu sözlü olarak da belirtmek istedim ama bu da yazılı oldu maalesef) da tuhaf bir "gözün aydın" mesajı atmıştı, müjdeme cevaben. Kendisinin arkadaşlığının yakınlığını fark ettiren de, ilk ölmeme müjdeme yazdığı cevabi mesajıydı zaten. Şöyle bir çeviri yapmıştım mesajına o zamanki "beginner" seviyemle zihnimde: 6 ay daha yaşayacağım sanma, her gün ölebilirsin, ama bugün iyi ki yaşıyorsun, yakın arkadaşın olarak memnunum bu durumdan!
***
Yeni yılı son yıllarda edindiğim yeni arkadaşlarımla karşılamıştım. Yenilerdi ama bir önceki yılı da onlarla karşılamıştık. Bir önceki yılda yaşadığım en güzel ve en zor günlerde yanımda olan insanlardı onlar. Hala yeni arkadaşlarımın olmasına da yeni arkadaşlarımla da zamana ve vefaya dayalı değerler yaratabiliyor olmama şükrederek ve eğlenerek başladım, şimdi geriye dönüp baktığımda kötü anmayacağıma emin olduğum bu yıla.
Yılın ilk şehir dışı etkinliği pek sevdiğim memleketim Adana'da idi. 40'larımdan 50'lerime giden yoldaki koşuşturmalarda hayatıma karışan koşu ile ilgili bir etkinlik vardı memleketimde. Başladığı gibi güzel gideceğine dair işaretler vermeye başlayıvermişti bile 2023..
Bu sene de Ocak'a denk gelen doğum günümü ilk defa "lan bir önceki de geçip gitti" diye değil de, "vay be, bunu da görebildik" diye karşılıyor olduğum için kendim organize edip kutlamaya karar verdim. Pek şahane bir gün oldu. Hediye gelen kaşkolların bazıları ile hala ısınıyorum.
Şubat başında enteresan bir gecede, hayatımda ilk defa intihar fikrini, "evreka" diyerek karşıladım. Fikrin kafamdan gitmesi 3 gün sürdü. Koşu sayesinde o ana kadar gördüğüm en güzel yerler o 3 güne denk geldi. Fikir kafamdan gittiğinde yerinde kocaman bir deprem vardı. Hayat da tıp dilinde konuşuyordu ve "sikerler senin derdini" dedi bana.
Hiç tanımadığım insanlara yardım ederek onlardan dua almak depremden önce nasip olmamış mıydı, yoksa daha önce de olmuştu da hafızam mı hatırlamaya yetmiyordu, hatırlamıyordum, çünkü hafızam gerçekten yetersizdi.
Her sene hevesle beklediğim Portakal Çiçeği Karnavalı bu sene de deprem nedeniyle iptal edilmişti. Bir şeyin son gördüğüm versiyonun o olabileceğinin, ve bunun nedeninin sadece ben olmayabileceğimi, şehirlerin de hatta zamanların da ölebileceğini öğrendim.
Belçika'da dünyanın bir başka yerindeki bir yeri yeniden görebilmeyi deneyimledim, Bled gölünü yeniden görebilme ümidim arttı.
Eski dostluğun hakkaten çok değerli olduğunu, yeni dostlukların kıskanmak yerine sabırsızlıkla buna gıpta etmesi gerektiğini öğrendim.
Yine bir koşu vesilesiyle Avustaryalara gittim, dünyanın dünyamızdan ibaret olmadığını hatırladım.
Gönlüm, bir gönül bir olunca da samanlık seyran olur diyordu artık. Yetiyorum kendime sanıyordum. Sadece beyin değil, kalp de şizofren olabilir dedi tıpçılar, Latince yerine halk dilini seçip, mal mısın olum sen demediler, sağ olsunlar.
Beynimin iyi kötü hatırlayabildiklerini de unutturuverdi sonra birden gönlüm, bir başına mücadeleden kurtuluverince.
Yazlar geldi, güzler geçti... Her günüyle hayatın ne güzel olduğunu, iyi ki kaldığımı anlattı bana hasılı.
Yeni yılın şerefe gününde güzel bir konsere gittim. İlhan Şeşen'in şimdiye kadar niye hakkını vererek daha çok dinlememiş olduğum için hayıflandığım Vedat Sakman'la söylediği şarkılardan oluşan.
Benim de bu sene yeni şarkılarım, hatta klibim falan olmuştu ama arefe gününde de geç kalma telaşı ile Vedat Sakman açtım ve meftun olduğum şarkısı şu oldu:
https://www.youtube.com/watch?v=uNO0jKFUzDQ&feature=youtu.be