Bundan 6-7 sene önce Ankara’da stajımı yaparken, ortağım Murat’la fazla düzenli bir işyeri uygulamamız vardı. Bir yaz boyunca, her akşam, hatta öğleden sonra, bazen daha da erken alkol alıyor, geç saatlere kadar muhtelif yerlerde türkü dinleyerek rakı ya da bira içiyorduk. Finali ise ekseriyetle kokoreççide yapardık. (Kokoreçten sonra da dağılırken, bir iki cila aldığımız oluyordu ama, “o kadar da değil” demeyin diye ondan bahsetmiyorum.)
Yiyip içtiğimiz, türkü dinlendiğimiz yerler değişirdi ama kokoreççimiz değişmezdi. Kızılay meydanındaki “İş Bankası Üst Geçidinin” altındaki Sami Abi. (Kendisiyle de beni, Esin tanıştırmıştı.) Sami Abi hala eski yerinde bildiğim kadarıyla. Ankaralı arkadaşlar benden selam iletebilir kendisine. (Adli Tip derseniz çıkartamayabilir. J )
Gel zaman, git zaman, bir gün “yeter artık” dedik ve bir nebze olsun çeki düzen vermeye çalıştık kendimize. Birkaç gün canımızı dişimize taktık… (Akşamüstünü bekledik, gece geç saate kalmadan da dağıldık yani. )
Sonra bir gün (2. ya da 3. gün) büronun telefonu çaldı. Arayan Sami Abiydi. “çocuklar nerelerdesiniz, başınıza bir şey mi geldi diye merak ettim” dedi. O ne kadar duygusal! bir tedirginlikle! bizi arayıp sordu bilmiyoruz ama, biz hislenmiştik. Sarhoşun yemini meyhaneyi görene kadarmış….
Oluşan aidiyetin farkına mutlulukla varıp, kaldığımız yerden devam ettik. Ta ki ben Ankara’dan ayrılana kadar. Halen de yolum düştüğünde, ziyaret ederim kendisini.
O zamanlarki akşamcılığım şimdi THS müdavimliğine mi dönüştü acaba diye aklımda oluşan şüpheyi paylaşayım dostlarla dedim. Admin’in “THS’de geyik yapıp da, hukuk sitesinde faydalı şeyler yapıyoruz diye kendinizi avutmayın” mealindeki sözleri üzerine, biraz ara vereyim hakkaten dedim…
Bugün de Saim Abi aradı, mutlu etti…
J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder