7 Haziran 2020 Pazar

Okuyup üfle!

Sen bu anımı bilir misin ya da hatırlar mısın bilmiyorum/hatırlamıyorum.

En az 11 yıl önce idi. Mey İçki'den Süleyman, Arzu ve Başar ile Beşiktaş'ta bir yerde içiyorduk. Hava da içmeyip de ne yapacaksın havasıydı tam. O dönem yoğun bir iş hayatım ve de iş hayatımın yoğunluğundan olduğunu sandığım rutin bir kendi hayatım vardı. Acıyordum kendime.

Laf laf açtı ve o günün 8 Haziran olduğunu, onun da senin doğum günün olduğunu fark ettim bir anda.
O dönem o kadar da eski dostum olmayan iş arkadaşlarımın yanında, o kadar da sarhoş değilken hiç birimiz, başladım ağlamaya. Bu iş bana ne veriyor da kardeşimin doğum gününü unutacak hale getiriyor beni diye kızarak, üzülerek.

Sen, ben beni bildim bileli hayatımdasın. Doğumunu falan hatırlamıyorum. Ama hayatımıza sonradan girdiği halde, sanki biz bizi bildik gibi varmış gibi davranan, mecburiyet, asıl hayat falan diye kendini bize yutturmaya çalışan iş güç telaşesiyle o gün bakışıp, apışıp kalmıştım.

Kardeşliğin emekliliği falan yok, çünkü bir iş değil. Ama bazen biraz güç.

Gücü işinden çok.

Hazır aklımdayken bir çiçek göndermek yerine, nasıl aklımdaysa bunu gönderiyorum sana.

Tanrı o sanrının ömrümden alsın, seninkine katsın.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder