31 Mayıs 2020 Pazar

Benim bedenim senin kararın

Yarın sabah alarm çalacak ve başlayacak rüyalı, kabuslu uyku yeniden.

Oysa önceki günlerin gerçek, pandemi günlerinin bir kabus olduğunu düşünüyordum başlarda. Sonraları ise kabus değil, bir rüya olduğunu sanmaya başlamıştım.

Alarm denen şey, kötü sonuçlardan korunmak için var. Arabanız çalınmasın, yemeğiniz fırında yanmasın falan diye.
Alarm kurmadan uyumak ise uyanma vaktinizle herhangi bir kötü sonuç arasında hiç bir bağın olmaması demek.

Bundan başka kabus nasıl olabilir ki, gözünüzü açtığınız anda, sırf gözünüzü açtığınız anın o an olması sebebiyle bir sürü kötü sonuçla karşılaşabiliyorsunuz daha günün başında.

Doğru zamanda uyanmak için alarmı kurdunuz diyelim, doğru zamanda acıkmak için, doğru zamanda tuvaletinizin gelmesi için ne yapacaksınız acaba? Ne ilginç değil mi, annelerimizi bez değiştirmekten kurtarmak için başladığımız eğitim sürecinde master seviyesine kadar gelmiştik hiç fark etmeden? Umarım yabancı bir dil gibi nankör değil de, bisiklete binmek gibi hatırlanan bir şeydir de zorluk çekmeyiz yarın.

Hiç bir engel yokken, demek ki istemediğimiz için okumadığımız kitapları, yapmadığımız sporları, sanki bir engel var da ondan yapamıyoruz sanmaya başlayacağız yeniden, üzerimize çöken bir karabasan gibi.

Telefonla, videoyla görüşürken 5-10 dakika sohbet edemediğimiz arkadaşlarımızla 4-5 saat oturup, saatlerce sohbet ettik diyeceğiz sonunda da kendimize yeniden. Tüm gece sürdüğü sanılan 3-5 saniyelik rüyalar gibi.

Eskiden olanlara dönüşe yeni normal diye isim koydular bir de. Eskiyi yeniyi bilemem de, normal demek normal mi gerçekten bunlara?

Bu gece uyanıklığımdan gözümün en apaçık olduğu saatlerde bir o yana bir bu yana sallaya sallaya sarsmaya başlayacaklar beni, uyuyayım diye.
Uyuyacağım elbette, büyüyeceğim de.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder