Birkaç gün önce, şu anda yeryüzünde olanlar ve henüz yeryüzene gelmemiş olanlar dışındaki herkes gibi "erken" gitti Kıvırcık Ali de.
"Gülüm" çalıyordu Kıvırcık Ali'den.
Ne gülüyorum ulen dedim kendi kendime! Sırası mıydı şimdi, Hanefi Avcı'nın sevgilisine "gülüm" demesini hatırlamanın... Velev ki sırası, bunda gülünecek ne vardı?
Ağlanacak halime gülüyorum desem o da yersiz. Ağlanacak halim yok çok şükür. Bağlanacak halim de yok hiç. Kim bağlanacak şimdi.
Bir de almanak diye bişi var. Almamaktan değil, iklimden geliyormuş almanak.
Anlamak biz... Bu da mevsimden ileri geliyor. Dört mevsim anlamamak ise, dördüne de eşit davranacaksın diyen kutsal emirden ötürü.
Bu vesileyle buradan başbakana da seslenmek istirorum: İçkiyle ilgili bir yasağa ihtiyaç varsa, o da karıştırmaktır. Karıştırmayı yasakla, canımı ye. Tek tip içilsin, aksırına kadar içilsin. ("Aksırana"yı "Ak'sırana" şeklinde de yazabilirdim ama, onu Yılmaz Özdil'e bırakalım.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder