“Manitası olan jeton taşır” diye bir söz vardı Bahçe’de. Parmağa takılan yüzükten bir alt nişaneydi cepte şıkırdayan jetonlar. Hatta jetonlar sadece birkaç küçük jetondan ibaret değilse, kız gidici değil; ciddi düşünülen bir kız demekti.
Evde genç yaşta bir kızı, kız kardeşi olan babalar, ağabeyler, evlerinin telefonu uzun süre meşgul çaldığında doğru postanenin önüne gelir, kızın “konuştuğu” oğlanı armut gibi toplayabilirdi. Anlatabilirsen anlat, valla ben başkasıyla konuşuyordum, diye!
Küçük yerde ağabeylerin, babaların böyle avantajları vardı ama, gençlerin de farklı artıları vardı. Örneğin, “annemler bu akşam gezmeye gidiyor, evde yalnız olacağım” diye haber uçuran bir kızın evine gitmek için, TEDAŞ’ta çalışan arkadaşı arayıp; “Kardeş şu saatte şu sokağın elektriğini keser misin? Ben eve girince açarsın, çıkarken haber veririm, yeniden kesersin elektrikleri 5 dakikalığına.” şeklinde ricada bulunulmuşluklar vardır.
Cep telefonu çıkınca, “manitası olan cep telefonu alır” şeklindeki yeni özdeyiş, eski özdeyişimizle yarışmaya başladı. Şu anda Bahçe’de cep telefonu satışı ve servisi işi yapan can dostum Süleyman, TEDAŞ’ta birkaç ay şoförlük yapıp bizim arkadaşlar arasında ilk cep telefonu alan olmuştu. “Bahçe’deki tüm kızların numarası bu telefonda kayıtlı” diye fahiş fiyatla ilk cep telefonunu satışa çıkardığında tahmin edememiştik, Bahçe’nin ilk cep telefoncusunun Süleyman olacağını. Erdem’le ben de ilk cep telefonlarımızı öğrenim kredilerimizle almıştık. Kredileri birleştirdik, 3 ay arayla birer telefon aldık. Sonrasında ben de bir telefonumu şoförlük yaparak almıştım.
Neyse uzatmayalım; biz de telefon piyasasını çok yakından takip edenlerden, teknolojik gelişmeleri merakla bekleyenlerdendik hasılı. Örneğin, Türkcell’den Telsim’e SMS gönderilmeye başladığında çok sevinmiştik.
Sonra bir gün Telsim telefonların ekranlarında o an nerede olduğun yazmaya başladı. Bu ne ki la, ne işe yarayacak diye günlerce tartışmıştık. Telefonun ekranında niye “CEBECİ” yazıyordu ki? Başkaları da o kişinin nerede olduğunu bilebilecek miydi? Bir de Türkcell niye bu teknoloji biz değerli abonelerine sunmuyordu?
Bir gün annemler Ankara’ya gelmişti. O zamanlar Okay’la gıyaben tanışıyorduk ama Okay’lara gitmemiz gerekiyordu. Ablam, Okay’ın ablası Olcay’ı görecekti. Onlar tek başlarına yolu bulamayacakları için muhteşem bir çözüm bulmuşlar, yanlarına beni almışlardı. Lakin ev, Cebeci, Sıhhiye ve Kızılay üçgeninde yer almadığından ben değil evi, muhiti bile bulamıyordum. O an nerdeydik ki?
Tabi ya, Telsim bunun için başlatmıştı bu uygulamayı. Aferindi Telsim’e…
“Anne senin telefon Telsim değil mi, baksana ekrana ne yazıyor” dedim.
Annem okudu:
“BABALAR GÜNÜNÜZ KULTU OLSUN”
:)) babalar gününüz kutlu olsun'dan gir sağa sağ orda anneler günü yokuşu var. tırman o yokuşu hah... buldun mu? ne yazıyo şimdi tel ekranında?
YanıtlaSil